'Her zerresinde bir sağlık duy bedeninin insan oğlu;her hüçresinde bir inilti işit!...Bir şehirsin çünkü sen,büyük ve derin…Yok yok!...Bir değil,belki binlerce şehirsin hem!...Ölümsüz ve doyumsuz,ucsuz ve bucaksız deryasın…Sayısız balıklar bulunur her deryada…Neden reddetmedesin sendeki erdemleri? Ve nediye inkarcı başını kaşıyarak gecmede günler?!.
Ey insan!Nediye dönüp durmadasın şu dünya denen mumun cevresinde şimdi;pervane misin?Öyleyse yak kanatlarını muma,yak ve arın.Çünkü bir nursun sen,nurdan sın…Hani Tanrı’nın nurundan…Ateşten değil… Hani şeytanın ateşinden…
Uyan ey insan,herşey’ben’den doğdu hep, benlikten doğdu...Öyleyse hep benden olsun feryadın,bütün şikayetin hep benden…Çünkü ölüm var.Herkese kendi rengindedir ölüm…İyi de görünür parlak bir ayna da kötüde!...Aynada güzeldir güzelse yüz,çirkin yüzde çirkin elbet!Ölümden korkup kacıyorsan eğer,kendi çirkinliğindir seni kaçıran…Ölümün yüzü değil çünkü çirkin olan, belki kendi yüzündür de aynada yansımıştır.İyininde sende büyümüştür fidanı çünkü,kötününde…Kendi elinle kazandığındır güzelde,çirkinde…Her doğan ölür elbet!...Çırak ne olmuşsa yerin altında,ustada o olmuştur…Yanlız kalmak istemiyorsan gideceğin yerde eğer iyilikten,güzellikten,doğruluktan evlatlar,dostlar,yoldaşlar edin kendine şimdiden…
Geçip gitmede ömür…Umutlar hep yarın,yarın,yarın! Tükenen zamanı dolduruyor hep kuru kavgalar,boş didişmeler,faydasız gürültüler…
Aklını başına al kardeş!Günü,bugün say;ölüm ki kaşla göz arasında;ölüm ki dudakla söz arasındadır…’’ Mevlana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder